Seyahat Davası tutuklusu Osman Kavala, bugün itibariyle 2002 gündür cezaevinde. Seçim sonuçlarının yargıda ve kamu kurumlarında insan haklarına saygılı bir yapılanmaya yol açmasını umduğunu belirten Kavala, af söylentileri ile ilgilenmediğini belirtti, “İktidarla birlikte iklim de değişir” diye konuştu.
Seçimlere ve Seyahat Davası’nın sonuçlarına ait Artı Gerçek’e değerlendirmeler yapan Kavala, “Benim özgür kalmamam için yapılanlar, hukuku dolanarak, hukuk prensiplerini çiğneyerek siyasi hedefler için yargının kullanılmasının çok çarpıcı örneklerinden. Bağımsız davranan, hukuk unsurlarına riayet eden yargıçlarımız yok değil, lakin iktidarın taraf olduğu davalarda, yargıçların, mahkeme heyetlerinin değişmesiyle sonunda iktidarın istediği kararlar veriliyor, bağımsız yargıçların tesiri karşı oy yazıları kaleme almanın ötesine geçemiyor” yorumunu yaptı.
‘CUMHURBAŞKANI CEZAEVİNDE BULUNMAMI SUÇLULUĞUMUN DELİLİ OLARAK GÖSTERDİ’
Kavala, hakkındaki yargılamada kanıt yokluğuna bir defa daha dikkat çekerek, “Bu çeşit şov davalarında, gaye alınan şahısların ağır hatalar işlemiş oldukları algısının yaratılması için onların cezaevinde olmaları, orada tutulmaları gerekiyor. Aksi takdirde, kanıta dayanmayan suçlamaların hiçbir inandırıcılığı kalmayacak. Cumhurbaşkanı cezaevinde bulunmamı suçluluğumun ispatı olarak gösterdi. Sanırım Demirtaş’ın tutukluluğunun sürdürülmesi ve Kobane davasının da iktidar açısından misal bir fonksiyonu var” dedi.
‘ENDİŞE DUYUYORUM’
Hakkındaki beraat kararlarını hatırlatan Kavala, tutukluluğunun hukuksuz biçimde sürdürülmesine reaksiyon gösterdi. Yalnızca kendi yaşadıkları için değil, benzeri biçimde tutuklu bulunan öbür isimlerin yargılanma süreci için de “Normal karşılayabilmem mümkün değil” diyen Kavala, “Yargının içine düştüğü durumdan tasa duyuyorum, buna kâfi reaksiyon gösterilmemiş olmasına da üzülüyorum” kelamlarıyla korkusunu lisana getirdi.
‘BOZULMAYI ÖBÜR ÖZERK KURUMLARDA DA GÖZLEMLEMEK MÜMKÜN’
AFAD ve Kızılay’a yönelik tenkitler hakkında da konuşan Kavala, “Bunların durumu, siyasi müdahalenin hayati değerde fonksiyonları olan kurumları nasıl etkilediğini, düzgün çalışma kapasitelerini dumura uğrattığını gözler önüne serdi. Emsal bozulmayı diğer özerk kurumlarda da gözlemlemek mümkün” dedi.
Bu kapsamda teklif de sunan Kavala, “Düzelmenin olabilmesi için keyfi uygulamalara müsaade vermeyen, demokrasi ve hukuk kurallarına tam manasıyla riayet eden anlayışın kamu kurumlarında hakim hale gelmesi gerekiyor” tabirlerini kullandı.
‘İKTİDAR İÇİNDEN DE DAYANAK GELEBİLİR’
14 Mayıs’a yanlışsız siyasi partilerin vaatlerini de pahalandıran Kavala, “Millet İttifakı’nın hazırlamış olduğu ortak dokümanda yargının bağımsız ve üniversal hukuk normlarına nazaran çalışır hale getirileceği, insan onuruna bedel veren bir anlayışın temel alınacağı belirtiliyor. Bu gayelerin gerçekleştirilmesi için gereken düzenlemelere, örneğin yargıçlar ve yargıçlar konseyinin bağımsız hale getirilmesine, kuşkusuz HDP ve TİP de katılacaklardır. Bu mevzularda muhalefetin ahenk içinde olacağını hatta daha evvel iktidar bloğu içinde yer almış kimi siyasetçilerden de takviye vereceğini düşünüyorum” tabirlerini kullandı.
‘İKTİDARLA BİRLİKTE İKLİM DE DEĞİŞİR’
Kavala, seçim öncesi ‘siyasi af’ yorumlarına da ‘ilgilenmiyorum’ karşılığını verdi. ‘Seçimden sonra iktidar değişirse, yargıdaki iklimin de kısa müddette değişeceğini’ söyleyen Kavala, seçim sonrası için “Hukuksuz uygulamalar talep edilmeyeceğinden, bunları yapanlar siyaset tarafından korunmayacağından, yargıdaki iklimin kısa müddette değişeceğini varsayım ediyorum. Seyahat davası kararları düzgün işleyen bir hukuk sisteminde kabul edilebilecek, sindirilebilecek cinsten uygulamalar değil. Bozulmaları, bu davanın tekrar görülmesi kaçınılmaz” dedi. (HABER MERKEZİ)