İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, Marmara Ceza ve İnfaz Kurumu karşısındaki salonda yapılan duruşmaya Adnan Oktar’ın da ortalarında bulunduğu tutuklu sanıklar getirildi. Salonda birtakım tutuksuz sanıklar ve sanık avukatları da hazır bulundu. Duruşmayı çok sayıda izleyici de takip etti.
Mahkeme başkanı, önceki duruşmada ara kararlarından MİT’e yazılan yazılara dönüş yapılamadığını belirtti. Lider, sanıklar ve şikayetçiler ortasında uzlaşma sürecinin devam ettiği istikametinde taraflardan yazı geldiğini söyledi. Bir şikayetçinin şikayetinden vazgeçtiği tarafında mahkemeye dilekçe verdiğini belirten lider, sanık avukatlarına kelam verdi. Sanık avukatları mütalaaya katılmadıklarını belirtti.
“BEN ALELADE BİR İNSAN DEĞİLİM”
Şikayetçi avukatı savcının açıkladığı mütalaaya katıldıklarını belirtti. Örgütün varlığının Yargıtay kararıyla sabit olduğunu belirten avukat, örgüt yönetici ve üyelerinin mahpus cezasıyla cezalandırılması gerektiğini tabir etti. Avukatın beyanları sırasında sanık ve avukatları telaffuzlara karşı reaksiyon gösterdi.
Sanıklar, avukatın Adnan Oktar’a karşı telaffuzlarının hakaret içerikli olduğunu söz ederek mahkeme liderin şikayetçi avukatına müdahale etmesini istedi. Bu ortada kelam alan Adnan Oktar, “Ben alelade bir insan değilim, benimle ilgili iftira atıldığında anında yanıt vermem lazım. Bayanların beni sevmesi, benim bayanları sevmem kıskanılıyor. Homoseksüel lobisi ve yakışıksız bayanların lobisi bunlar” dedi.
Başkan duruşma akışının bozulmayacağını söyleyerek tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasıyla duruşmaya devam etti.
“KİTAPLARINI OKUMAM İLE ADNAN OKTAR’A İLGİM BAŞLADI”
Tutuksuz sanık Hatice A., savunmasına devlet memuru olduğunu belirterek şunları söyledi:
“17 yıllık devlet memuruyum. Meslek hayatım boyunca devlet terbiyesiyle yaşadım. Devletimizi zora sokacak, bir yapılanmaya, topluma daima karşı çıkmışımdır. 2012 yılında Adnan Oktar’ın etrafından birkaç kişiyi toplumsal medyadan eklemem ile tanıştım. Akabinde kitaplarını okumam ile Adnan Oktar’a ilgim başladı. Benim örgütün içerisinde yardım cürmüyle suçlanıyorum. Örgüt propagandası yapmakla suçlanıyorum. Bu suçlamalar kelam konusu değildir. Söylediğim şeyler sevgi bağlamında şeylerdir. Propaganda içerikli kelamlar söylemedim. Adnan Oktar’ın kitaplarını ulusal sevgim, şuurum artmasıyla sipariş verdim ve okudum. Genel olarak kitap okumayı seven biriyim, yalnızca Adnan Oktar’ın değil öteki müelliflerin da kitaplarını okurum. Kitap okumanın da kabahat olmadığını biliyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum beraatimi talep ederim.”
“ÖRGÜT KURMAK DEĞİL TAM AKSİNE ÖRGÜTLERİN YOK OLMASI İÇİN ÇALIŞIYORLAR”
Mustafa Kurtuluş, “Devlet memuru olarak çalışıyordum. Örgütün devlet içerisinde işlerini yaptığım sav ediliyor. Öncelikle örgüt olduğunu kabul etmiyorum. Adnan Oktar ve arkadaşları örgüt kurmak değil tam bilakis örgütlerin yok olması için çalışıyorlar. Yazdıkları kitaplarda bu istikamette kitaplardır. Örgütün günlük işlerini yaptığım söyleniyor günlük iş nedir anlamış değilim. Neyi ima etmeye çalışılıyor bilmiyorum. Faaliyetlere katıldığım söylenmiş. Evet faaliyetlere katıldım herkeste katılmak için can atıyor. Atatürk kongresine, iftar programlarına bunun üzere programlara katıldım. Suçlamaları kabul etmiyorum, beraatimizi istiyorum” tabirlerini kullandı.
YARIN DURUŞMAYA DEVAM EDİLECEK
Mahkeme heyeti, sanıkların mütalaaya karşı savunmalarına yarın devam edileceğini belirterek duruşmayı erteledi.
DAVANIN GEÇMİŞİ
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, 11 Ocak 2021’de açıkladığı kararında, örgüt yöneticisi olmak hatasından yargılanan sanıklar Adnan Oktar, Tarkan Yavaş, Mehmet Noyan Orcan, Bora Yıldız, Halil Hilmi Müftoğlu, İbrahim Tuncer, Ulviye Didem Ürer, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Merve Büyükbayrak, Yeliz Kabahati, Sinem Hacer Tezyapar, Fatma Ceyda Ertüzün, Ayşegül Hüma Babuna’ya başka farklı 9 bin 803 yıl 6 ay mahpus cezası verilmesine hükmetmişti.
Mahkeme 107 sanığa “örgüt üyeliği” cürmünden 4 yıl 6’şar ay, 20 sanığa da “örgüte üye olmak”, “gerçeğe muhalif mal bildirme”, “örgüte yardım etme”, “suçluyu kayırma”, “ruhsatsız silah taşıma” ve “tehdit” hatalarından 1 yıl 8 aydan 11 yıl 3 aya kadar değişen ölçülerde mahpus cezası vermişti. Aktif pişmanlık kararlarından faydalanan 12 sanığa “örgüte üye olmak” hatasından 11 ay 7’şer gün mahpus cezası veren mahkeme, bu sanıklarla ilgili kararın açıklanmasının geriye bırakılmasını karara bağlamıştı.
Sanık Mustafa Kuşçu, Ozan Süer ve Turgut Aksu’nun tahliyesine karar veren mahkeme, Bahadır Köseoğlu hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasını kararlaştırmıştı. Sanıklardan 3’ünün tüm hatalardan beraatine hükmeden mahkeme, sanıklar Ahmet Bürke, Dolunay Tezin, Hüseyin Alpar Sayın, Sibel Yılmaztürk, Şecaaddin Çelikler, Eşref Nuri Yakışan, Mehmet Murat Atmaca ve Deniz Tanık’ın tutuklanmalarına karar vermişti. Bir kısım sanıkların kimi kabahatlerden beraatını kararlaştıran heyet, 80 sanığı ise çeşitli kabahatlerden 3 yıl ile 36 yıl ortasında değişen mahpus cezalarına çarptırmıştı.
İSTİNAF MAHKEMESİ KARARI BOZMUŞTU
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi ise Adnan Oktar organize hata örgütüne yönelik, ortalarında Oktar ve örgüt yöneticilerinin de bulunduğu 84’ü tutuklu 215 sanık hakkında lokal mahkemece verilen kararı metottan bozmuştu. İstinafın bozma kararıyla 68 sanığın, tutuklulukta geçirdikleri mühlet ve haklarındaki kararlarla ilgili bozma nedenleri dikkate alınarak tahliyelerine karar verilmişti.
Alınan kararda, suç örgütü lideri Adnan Oktar, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Ayşegül Hüma Babuna, Bora Yıldız, Hakan Kurtul, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan, Mert Cürmü, Merve Büyükbayrak, Oğuzhan Sevinç, Sinem Hacer Tezyapar, Tarkan Yavaş, Ulviye Didem Ürer ve Yeliz Aksoy’un ise tutukluluk hallerinin devamına hükmedilmişti. Kararda, hata örgütü elebaşı Oktar, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Ayşegül Hüma Babuna, Bora Yıldız, Hakan Kurtul, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan, Mert Cürmü, Merve Büyükbayrak, Oğuzhan Sevinç, Sinem Hacer Tezyapar, Tarkan Yavaş, Ulviye Didem Ürer ve Yeliz Aksoy’un ise tutukluluk halinin devamına hükmedilmişti.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı da tahliyelerin “usul ve yasaya aykırı” olduğunu belirterek, sanıklar hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasını istemişti. İtirazın reddedilmesinin akabinde Başsavcılık, bir üst mahkeme olan 2. Ceza Dairesine tekrar itirazda bulunmuştu. Kelam konusu itirazı pahalandıran İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, tahliye edilen 68 sanıktan 61’i hakkında “cinsel saldırı” cürmünden tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkartılmasına hükmetmişti. Haklarında yakalama kararı çıkartılan 61 sanıktan 50’si gözaltına alınmalarının akabinde tutuklanmış, dava belgesi birinci derece mahkemesine gönderilmişti.